İçeriğe geç

Kare’nin alanı nasıl bulunur ?

Kare’nin Alanı Nasıl Bulunur? Bir Hesaplama, Bir Hayal Kırıklığı

Geçen hafta Kayseri’de, evin mutfağında bir anda karşımda kocaman bir beyaz kağıt, üzerinde bir dizi şekil ve hesaplama vardı. İçimdeki huzursuzluk, günlerdir beklediğim bir sınavın yaklaşmasının verdiği gerginlikti aslında. Ama o an, sadece bir kare vardı önümde. Kare’nin alanını nasıl bulacağımı anlamaya çalışıyordum. Her şey, biraz karmaşık bir matematiksel formüle dönmüştü ve ben hâlâ bir köşede kafamı kaşıyordum.

1. Çocuklukta Başlayan Bir Matematik Korkusu

Çocukken, matematik bana her zaman zor bir dağ gibi gelirdi. Hani bazen dağları tırmanmaya çalışır, sonunda daha da korkar, hiç yol alamazmışsınız gibi bir hissiyat olur ya, işte öyleydi matematik benim için. Hep bir eksiklik vardı; formülleri hatırlayamamak, bir adım sonra ne yapacağımı bilmemek… Bu yüzden her sınavda, kağıdımın üstü formüllerle dolarken kalbim de aynı hızla çarpar, zihnimde bir dağda mahsur kalmış gibi hissederdim.

Ama o gün mutfakta, bir kareyle yalnız kaldım. Alanı bulmak gerekiyordu, ama bir şey eksikti. Çocukken hissettiğim o çaresizliği tekrar hissettim. “Alan nasıl hesaplanır?” diye sorarken, içimde biriken hayal kırıklığı daha da büyüyordu. Yağmurun camdan vurduğu sesleri duyuyor, ama o seslerin bana ne hissettirdiğini bilemeyecek kadar kafam karışıktı.

2. Hesaplama ve Umut

Kareyi çizdim, kenarlarını dikkatle ölçtüm. “Kare” derken sadece bir şekil, bir matematiksel kavram düşünmemeliydim aslında. Bir şekil olmasının ötesinde, bana bir şeyler hatırlatıyordu. Kenarlarının eşit uzunlukta olması, bu denklemin o kadar da zor olmadığını fısıldıyordu bana. “Kare’nin alanı nasıl bulunur?” sorusunun cevabını bulmanın, her zaman istediğim bir tür huzuru getireceğini düşünmüştüm.

Cevap basitti: Alan, kenarın kendisiyle çarpılmasıyla bulunuyordu. Kendi kendime tekrar ettim, “Bir kenar x bir kenar”… Basit değil mi? Ama o kadar basit olmasına rağmen, kafamda bir türlü oturmuyordu. Nasıl oluyordu da, bu kadar basit bir işlem beni bu kadar zorlayabiliyordu? Neden, her şey bu kadar karmaşık hissettirilmişti?

O an, fark ettim. Bu kadar basit bir işlemde bile, ne kadar çok kafamdaki soruları geçiştirdiğimi, zorlaştırmaya çalıştığımı. Ne kadar basit olsa da, içindeki engelleri büyütüyordum. “Kare’nin alanı nasıl bulunur?” sorusu, bir anlamda hayata dair bir soruydu. Bazen, en temel şeyler bile karmaşık görünür. Bir adım öteye gitmek, küçük bir karenin alanını hesaplamak kadar kolayken, biz bazen kafamızdaki devasa sorunları abartarak onlara takılırız.

3. Bir Adım Daha ve Hayal Kırıklığı

Bir süre sonra, mutfaktaki kağıda gözlerim kayarak kenarı tekrar ölçtüm. 5 cm. Şimdi, 5’i 5 ile çarptım. 25! İşte oldu! Ama hâlâ bir eksiklik vardı. O an, bir şeyin farkına vardım: Sonunda bir sayıya ulaşmış olsam da, bunun ardında sadece bir formül, bir denklem vardı. İnsan olmanın derinliğine inmiş, bir anlam arayışı gibi değil, sadece bir işlem olarak kalmıştı.

İçimdeki hayal kırıklığı büyümeye başladı. Hani bazen çok basit bir çözüm bulduğunuzda, hemen bir soru daha sormak istersiniz ya, işte öyle bir şeydi bu. Alanı bulmak o kadar kolay mıydı? Ya da doğru çözüm benden ne bekliyordu? Zihnimde dönüp duran sorular arasında kaybolmaya başladım.

4. Anlamın Derinlikleri: Kare ve Yaşam

Birdenbire kafamda bir ışık yandı: O an, sadece matematiksel bir problem çözmüyordum. İçindeki anlamı keşfetmeye başlamıştım. Kare, hayatın bir metaforuydu. Kenarlarının eşit olması, herkesin hayatında olması gereken dengeyi simgeliyordu. Yaşamda dengeyi bulmak, her kenarın eşit olmasını sağlamak ne kadar da zor değil mi?

Bazen, hayatımızda eksik olanı ararız, ama çoğu zaman basit olanın peşinden gitmeyi unuturuz. Alanı hesaplamak gibi. Bazen, karmaşık sorular sormak, net cevaplar bulmamıza engel olur. Bazen, cevaplar o kadar basittir ki, sadece kenarın uzunluğunu bilmek yeterlidir.

O gün mutfakta, bir kenarı ölçerek “Kare’nin alanı nasıl bulunur?” sorusunu çözdüm. Fakat aynı zamanda, hayatta bana öğretilen bir şeyin daha farkına vardım: Bazen, en basit soruların cevabını bulmak, hayatta anlamın derinliklerini keşfetmek gibidir.

5. Sonuç: Basit Sorular, Derin Anlamlar

Kare’nin alanını bulmak, aslında basit bir matematiksel işlem olmanın ötesine geçti. Bana sadece bir sayı vermedi, hayatın bazen ne kadar basit ve dengeli olabileceğini hatırlattı. “Kare’nin alanı nasıl bulunur?” sorusunun cevabı, kenarın kendisiyle çarpılmasıydı. Ama bu basit soruyu yanıtlamak, bana hayatta her şeyin birbirini dengelemesi gerektiğini ve bazen bu dengeyi bulmak için sadece doğru soruları sormamız gerektiğini hatırlattı.

Zihnimde hala birkaç soru vardı ama artık bunlara farklı bir açıdan bakıyordum. Çünkü bir adım atmak, ne kadar zor olsa da, bazen hayatın en önemli keşfi olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
grand opera bahis