İnstagramda Birisi Seni Kısıtladığını Nasıl Anlarım?
Sosyal medya, her geçen gün daha fazla entegre olduğumuz bir alan haline geldi. İnstagram, son yıllarda hem kişisel hem de toplumsal düzeyde önemli bir etkileşim platformu olmayı sürdürüyor. Ancak, sosyal medya dünyasında kimliklerimiz, seslerimiz ve etkileşimlerimiz çok daha fazla incelemeye tabi. Herhangi bir sosyal medya platformunda olduğu gibi, İnstagram’da da bazen insanlar birbirlerini “kısıtlar”. Peki, birisi seni İnstagram’da kısıtladığını nasıl anlarsın?
Bunun yalnızca teknik bir açıklaması yok. Bu durumu toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden ele aldığımızda, kısıtlamanın anlamı biraz daha derinleşiyor. Kısıtlamanın sadece bir hesap üzerinde yapılan bir işlem olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir dizi davranışı ve algıyı yansıttığını görmek gerekiyor.
Sosyal Medyanın Kısıtlayıcı Yüzü
Sosyal medyada biri tarafından kısıtlanmak, farklı gruplar ve bireyler için farklı anlamlar taşıyabilir. İstanbul gibi büyük ve kozmopolit bir şehirde yaşayan biri olarak, sokakta ve toplu taşımada sürekli bir gözlem içinde oluyorum. İnsanın nasıl davrandığı, hangi kimliklere değer verdiği ya da hangi ideolojileri savunduğu sosyal medya etkileşimlerine de yansıyor. Örneğin, toplu taşımada gözlemlediğim bazı sahneler, sosyal medyadaki kısıtlamaların daha fazla görmezden gelinen, dışlanan ya da küçümsenen gruplar üzerinde daha fazla etkisi olduğunu gösteriyor.
Kadınların, LGBTQ+ bireylerin ve etnik azınlıkların sosyal medya etkileşimlerinde bazen “görünmeyen” ya da “kısıtlanan” bir yerleri oluyor. Bu gruplara ait bireylerin, İnstagram’daki kısıtlamaları daha fazla hissetmesi, toplumsal cinsiyet, kimlik ve ırk gibi faktörlerle bağlantılı. Bir kadının sosyal medya üzerindeki varlığını “kısıtlamak”, genellikle onun ifadelerini küçümsemek ve kontrol etmeye çalışmak anlamına gelebiliyor. Toplu taşımada kadınların, gün boyu maruz kaldığı tacizlere bakıldığında, bu durum sosyal medyada da devam ediyor. Kadın, sosyal medyada özellikle erkekler tarafından kısıtlanabilir; yorumları silinebilir veya görsel paylaşımlarına tepki verilmeyebilir. Bu tür sosyal medya etkileşimleri, bir kadının gerçek hayatta da sesini duyurmasını zorlaştırabilir. Kadınların toplumsal hayattaki görünürlükleri, sosyal medyada da aynı şekilde baskı altında kalabilir.
Kısıtlanmanın Psikolojik Etkileri
Birinin sizi İnstagram’da kısıtladığını anlamanın en yaygın yollarından biri, paylaşımlarınıza yapılan etkileşimlerin kaybolmasıdır. Ancak bu kaybolan etkileşimlerin toplumsal cinsiyet bağlamında daha büyük bir anlam taşıyabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Kısıtlanmak, birey üzerinde bir tür “dışlanmışlık” hissi yaratabilir. Örneğin, İstanbul’da sivil toplumda çalışan bir kişi olarak, zaman zaman toplumsal cinsiyet rollerine karşı yapılan mücadeleleri gözlemliyorum. Birinin sizi kısıtlaması, çoğunlukla onu ilgilendiren toplumsal normları benimsemesinin bir sonucu olabilir.
İnstagram’da kadınlar ve LGBTQ+ bireyler, bazen yalnızca fikirlerini ifade ettikleri için kısıtlanabilir. Kısıtlanmanın psikolojik etkisi, dışlanmanın da ötesine geçer. Birçok insan, sosyal medyada sadece görünür olmak değil, aynı zamanda toplumsal normlara uygun davranarak toplumsal cinsiyet rollerine uymak zorundadır. Bir kadının, özellikle toplumun her kesiminden gelen baskılara karşı daha az sesini çıkarması beklenir. Sosyal medya ise kadınların sesini duyurabilmesi için bir alan sağlamalıdır; fakat kısıtlamalar, bu fırsatı daraltabilir.
Farklı Grupların Kısıtlamalardan Etkilenmesi
Sosyal medyada kısıtlamalar, sadece kişisel ilişkilerle sınırlı kalmaz. Farklı kimlik grupları, toplumsal cinsiyet ve çeşitlilik açısından daha büyük etkilerle karşı karşıya kalabilir. Örneğin, toplumsal cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim, birinin İnstagram’da kısıtlanıp kısıtlanmadığını anlamada belirleyici faktörlerden biridir. LGBTQ+ bireyler için sosyal medya, bazen kimliklerini ifade edebildikleri bir mecra olabilirken, bazen de cinsel yönelimlerinin hedef haline gelmesi nedeniyle sosyal medyada kısıtlamalar yaşanabilir. Birinin kimliğini, dolaylı olarak kısıtlamak, o kişinin gerçek dünyadaki kimliğini tehdit edebilir.
Özellikle İstanbul gibi şehirlerde, etnik çeşitliliğin oldukça fazla olduğu ortamda, kısıtlamaların ırksal bir boyutu da vardır. Birçok genç, etnik kimliklerini sosyal medyada paylaşırken, bu durum bazen hoş karşılanmaz ve kısıtlanmalarla karşılaşabilirler. Bu tür davranışlar, toplumsal eşitsizliklerin bir yansımasıdır.
Sonuç olarak
İnstagram’da birisinin sizi kısıtladığını anlamanın sadece teknik bir yolu yoktur. Bu durum, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet bağlamında daha derin anlamlar taşır. Kısıtlamalar, özellikle kimliklerini ifade etmeye çalışan gruplar için bir tür dışlanma ve izolasyon anlamına gelir. Kadınlar, LGBTQ+ bireyler ve etnik azınlıklar, sosyal medyada daha fazla seslerini duyurabilmek için çaba gösterirken, kısıtlamalar onları daha da görünmez kılabilir. Her bir etkileşim, toplumsal normların ve eşitsizliklerin bir yansımasıdır ve sosyal medya, bireylerin kimliklerini ifade etmelerinde hem bir fırsat hem de engel olabilir.